Vicdanlardan gelen o ses Rusya’da da aynı: Hizmette büyük bir medeniyetin ve kültürün yansımaları var

  • Arif Asalıoğlu
  • Arif Asalıoğlu
    27 Eki 2024 16:37
    Yarım asırdan fazla bir süre Hocaefendi ve Hizmet Hareketi örnek bir medeniyet ve kültür mozaiği ortaya koyarak, bütün insanlığın faydasına barış adacıkları oluşturmaya çalışıyor. Yardımlaşma, eğitim ve diyalog öğretileriyle dünya çapında milyonlarca insana dokunan kapsayıcı bir vizyon sahibi Fethullah Gülen’e ve ilham olduğu hizmetlere BM’de bütün ülkeler ilgisiz kalmadığı gibi Rusya’da (zikzaklar olsa bile) ilgisiz kalmadı.

    Özellikle Erdoğan ve AKP hükümeti tarafından son on yıldır büyük yalanlarla ve iftiralarla karalanmak istenen Hizmet hareketine tutum Rusya açısından belli seviyede değişti. 17/25 Aralık 2013 büyük yolsuzluk olayları, Rus uçağının düşürülmesi, Büyükelçi Karlov’un suikastle öldürülmesi ve özellikle 15 Temmuz 2016 planlı darbesinden sonrası süreçte Rusya, Hizmeti daha iyi irdeledi… atılan iftiralara kesinlikle inanmadı… yeni gelişmelerle, dünyada önde gelen ülkelerin, hizmete yaklaşımlarını gözlemledi… Hocaefendi başta olmak üzere, hizmet adına ön saflarda olanların tutumunu ve konuşmalarını/açıklamalarını takip etti.. Hizmet kurumlarını ve yeni açılımları çok iyi gördü…

    Rusya Hizmetle ilgili önemli soruların cevabını buldu

    Bu süre içinde Rusya'da, Hizmete şüpheci bakma sebeplerinden önemli hususlar cevabını buldu: “Hizmet mensupları Türk istihbaratına yada CIA’ya çalışıyor” mifi düştü; ayrıca hizmetin panturkizm calışmaları yapmadığı, bu tip yaklaşımları Türk devletinin bazı kurumları kullanarak bizzat Ankara’nın yönettiği daha iyi anlaşıldı. Ve yine Ankara kaynaklı gammazlama amaçlı raporların asılsız olduğu ortaya çıktı… Bu dönemde Hizmet hakkındaki bütün araştırma yazılarında "Hizmet hareketi geleneksel islamı yaşamaya çalışıyor" yaklaşımı belli seviyede Rusya'da kabul görmeye başladı.

    Mesela Hocaefendi’nin vefatından sonra biyografisini yayınlayan business ekonomi haber portalı “2016 yılındaki darbe girişiminde Gülencilerin parmağı olduğu kanıtlanamadı. Bu Erdoğan ve partisinin fikridir. Türkiye'de gerçekten de çok sayıda Gülen sempatizanı var. Bunlar avukatlar, polisler, öğretmenler, farklı alanlardan insanlar. Orduda da olabilirler ama darbeye katılmadılar. Ancak Erdoğan, Gülencileri 2015 yılında Suriye'de bir Rus Su-24 uçağını düşürmekle ve Aralık 2016'da Rusya büyükelçisini öldürmekle suçladığı gibi yine onları suçladı. Ama bunlar için deliller ortaya koyamadı.” İfadelerini kullandı.

    O uçağın düşürülmesi yanlıştı

    Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Başkanı Vitali Naumkin Pensilvanya’da Hocaefendi ile Ocak 2016’da bir röportaj gerçekleştirdi. Rusya’nın en popüler gazetelerinden Moskovsky Komsomolets gazetesinde yayınlanan röportajda Rusya ve Türkiye arasında yaşanan uçak krizi, İslam dünyasındaki bölünmüşlük, laiklik, IŞİD ve terörizm gibi hayati konulara Hocaefendi cevap vermişti. “Son zamanlarda yapılan şeyler yanlıştı, o uçağın düşürülmesi de yanlıştı.” diyen Hocaefendi, Rusya ile Türkiye ilişkilerinin her zamandan daha iyi olması gerektiğini vurguladı.

    Prof. Vitaliy Naumkin o röportajla alakalı giriş notunda şu ifadeleri kullandı: Ocak ayının son günlerinde, ABD’de bulunduğum dönemde, bir şarkiyatçı için nadir bir fırsatı kaçırmak istemedim ve ünlü Türk sivil toplum önderi, din adamı Fethullah Gülen’i ziyaret ettim. Pensilvanya eyaletinde küçük bir kasabada kendi evinde beni kabul etti. Burada 1999 yılından beri sürgünde yaşıyor. Fethullah Gülen’in destekçilerinin Türkiye’de baskılara uğramalarına rağmen sayıları halen oldukça fazla.
    Dünya genelinde çok geniş bir üniversite ve okul ağı kuran bu yaşlı adam, çağımızda en etkili kişilerden biri olarak kabul görüyor ve hatta bazı verilere göre ilk 100’de yer alıyor.

    Bu röportaj, Türk düşünür ve din adamının sorularıma verdiği cevaplardan oluşuyor. Bu sıradışı buluşmamızda Gülen'e yönelttiğim sorularla, Türk halkı içerisinde ve dünyada büyük bir popülariteye sahip bu zatın, birçok aktüel problemlere bakış açısını resmi ideolojiden uzak olarak ilim dünyasıyla buluşturmak istedim. Ayrıca bu röportaj ile Rus okuyucularıyla tanıştırmayı da hedefledim.

    21'inci yüzyılda yeni bir insan modeli ortaya çıkıyor


    Dünyaca ünlü Doğu araştırmaları uzmanı, büyük düşünür ve Rusya Bilimler Akademisi’nin önemli bilim adamı prof. Rostislav Ribakov, aynı şekilde Fethullah Gülen’i tanıyan önde gelen Ruslardandı. Ribakov, 1994-2009 yılları arasında Rusya Bilimler Akademisi Doğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. Hindistan, Pakistan ve Bangladeş gibi Asya ülkeleri üzerine kapsamlı akademik çalışmaları bulunan akademisyen, ilim dünyasına onlarca kitap ve yüzlerce değerli makaleler bıraktı. Kültür tarihi sorunları, kültürler arası etkileşimler ve sivil toplum kuruluşlarının önemi üzerine çarpıcı tezleri bulunuyor.

    1966 yılından beri Doğu Kültürü ve özellikle Hindistan üzerine yoğunlaşarak Gandhi hareketini inceleyen Ribakov, Türkiye’nin sosyal gelişmelerini de takip etmiş ve STK kuruluşlarıyla yakın çalışmalarda bulunmuştu. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) İstanbul’da faaliyetlerine devam ederken bir çok kez Rusya adına etkinliklerine katılmış, yapılan çalışmaların önemini belirtmek için “GYV, Avrasya’nın Kartviziti” tabirini kullanmıştı. “GYV sayesinde diyalog kavramı şu anda bir tür parola haline gelmiştir. İnsanlar, günümüzün  problemlerinin diyalog yoluyla çözülebileceğini anlamaya başlıyorlar.’’ sözleriyle günümüzde sosyal problemlerin çözümünde diyalog vurgusu yapmıştı.

    Hindistan'a bağımsızlığını kazandıran efsanevi lider Mahatma Gandi ve Gülen arasında dünyanın en zor sorunlarını ölüm, kan ya da nefret olmadan çözme anlamında benzerlik olduğunu belirten Ribakov, "Gandi milyonlardan oluşan ordulara öncülük ediyordu. Bunlar kansız, barış orduları. Gülen ise başka bir alanda duruyor. Bunlar eğitimciler. Yeni bir nesil yetişiyor. Almanya’da, Japonya’da, Hindistan'da, Bulgaristan'da ya da dünyanın farklı ülkelerinde. Türkiye fanatiği olsun ısrarında değiller. Başka millet ve dinden insanlarla birlikte yaşayabilme kültürü var. İyiliği ve kötülüğü ayırt edebiliyor. Çalmıyor, öldürmüyor ve savaşmıyor. 21'inci yüzyılda yeni bir insan modeli ortaya çıkıyor." şeklinde konuştu.

    Fethullah Gülen bir bahçıvan


    Ribakov, ‘’en az Gandi kadar bir halk önderi’’ dediği Fethullah Gülen- Gandi karşılaştırmaları yapmıştı. ‘’Gülen, yeni bir kültür, yeni bir insan yetiştiren bahçıvandır. Çünkü diğer liderler Mahatma Gandi de dahil olmak üzere devrim ve ihtilal yaparak bir şeyler değiştirmişler. Bunlar daha çok grevler, sokak gösterileri, kitlesel katılımlı miting, çatışma vs yollarla yapmışlardı. Gülen ise çok farklı bir yolla değişim yapıyor. Eğitimle yavaşça ve sabırla tüm insanlara hizmet veriyor. iyiliğin tohumunu atıyor ve yetişmesini bekliyor. Bazen meyvesini ve çiçeklerini görememe gibi bir durum bile var bu işte. Bazen ise çiçekler yetişiyor ve herkes istifade ediyor. Bahçıvan kendisi konuşmaz, çiçek bahçesi onun adına konuşur..’’

    Gülen'in temiz simalı, etik değerlerle donatılmış çağdaş dünya nesli yetiştirdiğini ifade eden Ribakov, "Ben Gülen'in Kur'an ve İslamiyet'le olan bağlantısına bakmıyorum. Beni en çok, onun arkasından giden insanlar ilgilendiriyor. Barış içinde yaşamak için yeni bir nesil yetiştirmek gerekiyor. İnsanı eğitmek ve ona nasıl öğreneceğini öğretmek. Günümüzde bilgiye bilgisayarda ulaşmak mümkün. Ancak iyilik ve kötülüğü göstermek ve etik değerleri kazanmak kolay değil. Gülen bizim aklımıza gelmeyen bir şeyi uygulamaya koydu. Çağdaş dünya insanı yetiştiriyor. Bu, çatışmalarla yorulan dünyada bir ışık..." değerlendirmesinde bulundu.

     … Bu yolu Gülen Hareketi açacak

    Prof. Rostislav Ribakov, dünyanın en önemli barış ödülleri arasında gösterilen "Gandi-King-Ikeda Barış Ödülü" nün Fethullah Gülen'e verilmesini çok anlamlı bulduğunu da söylemişti. Tarih boyunca her zaman "iyilerin zorluklarla karşılaştığını, karanlıklar içinde yakılan ışıkların her zaman söndürülmek istendiğini" belirten Rus akademisyen, Gülen'e karşı yapılan saldırıların da bunların devamı olduğunu söyledi. Gülen'in iktidarı ele geçireceği yönündeki iddiaları saçma bulan Ribakov, "Bence bu iddialar Gülen'i değil, onun hakkında konuşanları tarif ediyor. Dünyada Gandi'nin varisleri var. Öncelikle Martin Luther King zencilere önderlik yaptı. Gana'da Kwame Nkrumah vardı. Güney Afrika'da Nelson Mandela umut oldu. Bence Gülen bu zincirin halkalarından. Belki Gülen, politikacı olmaması nedeniyle ayrılıyor. Gülen'in hayal ettiği dünyada, onun felsefesinde, yetiştirdiği insanlarda savaşa yer yok. Gülen'de ele geçirme değil, iletişim kurma çabası var. Gülen insanlara sınırlar ötesi iletişim kurulduğu bir dünyada yaşamayı öğretiyor." ifadelerini kullanıyor.

    Prof. Rıbakov ile 2019’da vefatından kısa bir süre önce “Türk kahvesi” içmiştik ve bu son buluşmamızda şunları söylemişti: Hizmetin çok önemli programlarına katıldım. Bu programların hepsi ilim adamlarını bir araya getirme, dostluk, barış vb amaçlar içindi. Şimdi yaşananlar, bu mağduriyetler çok üzücü… Türkiye'de her şeyde, çorbada, çayda, mekanlarda, insanlarda, evlerde hep bir mana hissettim… Büyük bir medeniyetin ve kültürün yansımaları vardı… Dünyada çok yere gittim, bu manayı bir Türkiye'de bir de Hindistan'da hissederdim... "Fethullah Gülen bir bahçıvan. Ben o bahçede yetişen insanların simalarından çok etkilendim. Diyalog, hoşgörü ve eğitim anlayışları ile manevi kriz yaşayan dünyamıza ilaç olmaya adaylar. Gelecekten çok ümitliyim. Ben görmesem de gelecek kuşaklar o güzel günleri görecekler. Bu yolu Gülen Hareketi açacak"
    27 Eki 2024 16:37