Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “Örnekleri kendinden bir hareket…” temel yaklaşımı; Hizmet öğretmenlerinin eğitim hayatlarında taşıyıcı bir motor olarak öne çıkmış ve olmazsa olmaz bir esas haline gelmiştir. Gelin bu temel yaklaşımı Hocaefendi’nin konuyla ilgili makalesiyle anlamaya çalışalım;
“Söz şimdi aydınlık ruhlardaydı. İnsanlık bunlarla yeniden kendini keşfedecek ve varlık hiyerarşisi içinde hakikî yerini alacaktı. Bu itibarla, onlar yolları gözlenen bir nesildi; gittikleri her yerde insanlık onları, onlar da tevazu ve mahviyet duygusuyla başları ayaklarının bulunduğu noktada Allah'ı tâzim ve insanlara saygı mülâhazasıyla sürekli iki büklüm, gözleri Rahmeti Sonsuz'un kapı aralığında ışık sağanaklarının sökün edeceği ânı bekliyorlardı. Günümüzün insanı konuyu nasıl değerlendirirse değerlendirsin onlar âtinin çocuklarıydı; nurlu geleceğin karnı da onların sırlarına gebeydi. Her biri kendi çapında birer diriliş havârîsi olan bu kutluların ellerinde dostluk buketleri, dudaklarında kardeşlik neşideleri vardı. Onların en keskin kılıçlardan daha keskin dilleri suyunu Kur'ân çağlayanından almış ve sözleri de uhrevî buutluydu. Bu sözler zulmetleri paramparça ediyor ama kimseyi yaralamıyordu; kulaklarda Kevser çağıltıları bıraksa da kimseye hasret yaşatmıyordu.”
Hocaefendi bu genç eğitimcileri “aydınlık ruhlar” olarak ifade ederken gittikleri ortamları ve kurumları; içlerindeki bizzat yaşadıkları çok özel değerlerle güzelleştirdiklerine dikkatlerimizi çekiyor. İnsanlık, bilinçaltında belki de adı konmayan bu güzel eğitimcilerinin yollarını bekliyordu. Hani çevresine iyilikler, güzellikler saçan, mertçe ve dostça davranan samimi bir fert gördüğümüzde “İşte tam da aradığım insan!” deriz ya; bu eğitimciler de gittikleri ülkelerde, öğrencilerde, anne-babalarda tıpkı öyle güzel hisler uyandırdılar. Hocaefendi bu gençlerin; ellerinde “dostluk buketleri” ve dudaklarında “kardeşlik neşideleri” ile yeni çevreleriyle buluştuklarını ifade ederken “dostluk ve kardeşlik” duygularının insanlarla bir araya gelmedeki önemine vurgu yapıyor. Yine bu genç eğitimciler; Allah’tan lütfedilen iyilik ve güzelliklerle insanların atide beklenen güzel günlerinin müjdesini veriyorlardı.
“Kimbilir belki de çok yakın bir gelecekte, kendini yaşatma mefkûresine adamış bu hasbîler sayesinde, kalb-kafa bir kere daha sarmaş-dolaş olacak; vicdan-mantık birbirinin farklı derinlikleri hâline gelecek; fizik-metafizik kavgadan vazgeçerek kendi alanlarına çekilecek ve her şey kendi tabiatındaki güzellikleri kendi diliyle ifade etme fırsatını bulacak; teşriî emirlerle tekvînî esasların iç içeliği bir kere daha yeniden keşfedilecek; insanlar birbirleriyle gereksiz yere kavga etmelerinin nedâmetini duyacak; çarşıda-pazarda, mektepte-yuvada bugüne kadar bir türlü tam gerçekleştirilemeyen huzur atmosferleri oluşturulacak ve huzur esintileri duyulacak; ırz çiğnenmeyecek, namus pâyimal olmayacak, gönüller sürekli hürmet ve saygı soluklayacak; kimse kimsenin malına, ırzına kem gözle bakmayacak; kavîler âdil davranacak, zayıflar-âcizler insanca yaşama fırsatını bulacak; kimse zan ile tevkif edilmeyecek; kimsenin evi, işyeri saldırıya maruz kalmayacak; hiçbir masumun kanı akıtılmayacak ve hiçbir mazlum ağlatılmayacak; ve herkes Allah'a karşı saygı duyup insanları sevecek.. işte o zamandır ki, cennetlerin koridoru konumunda olan bu dünya yaşanmasına doyulmaz bir Firdevs haline gelecektir.”
Kendileri, bu eğitimcilerin; kalp-kafa bütünlüğüyle kainatı okuyup yorumladıklarını; Allah, kainat, insan üçgeni çerçevesine hayatı okuduklarının altını çiziyor. İşte bu tevhid anlayışıyla yaşayan eğitimciler kendilerindeki bu derin seviyeyi öğrencilerine de yansıtmayı bir hayat düsturu haline getirmişlerdir. Aynı zamanda bu genç eğitimciler, farklı inanç ve hayat tarzlarını da birlikte yaşatabilme beceri ve hassasiyetine sahiplerdir. Savaştan ve kavgadan uzak, hep barıştan yana ve müsbet hareketi hayat düsturu haline getirmişlerdir.
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eğitim felsefesinde öğretmenler, sadece bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda öğrencilere ahlaki değerleri ve erdemleri davranışlarıyla gösteren örnek şahsiyetlerdir.
Hocaefendi’ye göre öğretmen, sözleriyle değil, davranışlarıyla öğrencilerine tesir eder. Öğrenciler, öğretmenin anlattıklarını; yaptıklarına bakarak benimser ve idrak ederler.
Bu temsil esaslı, yaptıklarını ve yaşadıklarını anlatma özelliği, öğrencilerin sadece zihinsel olarak değil, aynı zamanda ahlaki ve manevi yönleriyle de gelişmelerinin önünü açar. “Örnekleri kendinden bir hareket…” ana prensibi; Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eğitim felsefesinden süzülmüş ve Hizmet eğitimcilerinde karakterler, değerler, ve ahlak prensipleri halinde idrak edilerek yaşanıp öğrencilere anlatılan eğitim normları haline gelmiştir.