Saray Medyası yine “Biz bu maçı alırız!” rahatlığında. Yakın bir zamanda seçim görünmüyor ancak, işi garantiye almaya kararlılar. Sonbaharın yazdan kalma günleri gibi, iktidar partisi ve tek adayı için bunlar sayılı seçimler ve ilerisi pek aydınlık değil. Rakipsiz maç kazanmak için muhtemel adayları teker teker bitirmeye azmettiler. Dillendirmiyorlar ama “Tek parti, tek aday!” ile seçime kararlılar. Bu yüzden Silivri'de metrekareye iki cumhurbaşkanı adayı düşüyor!
İktidarın İstanbul merkezli başlatmış olduğu yerel yönetim operasyonları amipler gibi suni ayaklarla sürdürülüyor. Aradan üç ay geçmesine rağmen İBB'ye yapılan operasyon için “Yahu biz bu operasyonu niye yapmıştık?” şaşkınlığı dağıtılabilmiş değil. Birbirlerine düşen, eski-yeni iktidar yandaşları, biz değil! Mahkeme sürecinden beklenen netice elde edilemeyince, sonrasında yapılan operasyonlar bu yırtığı kapatmak için üretilen ucuz yama olmaktan kurtulamadı.
Yanlış şeride girdikten sonra, radyodan “Acil uyarı! E5 üzerinde bulunan sürücüler, bir araç yanlış şeritte yol almaktadır. Lütfen dikkatli olun!” anonsu kulağına takılan Karadenizli şoför “Ne bir tanesi, hepsi yanlış şeride girmiş!” diyerek gaz pedalına yüklenir. İktidarın, hız kesmeden yeni yangınlar çıkarmaya devam etmesi çaresizliğin bir başka göstergesi. Saray ve iktidara yenilgi tattıran yerel idareler için suç üretiliyor ancak hala içlerini rahatlatacak seri üretimi beceremediler.
İBB'ye yapılan ilk operasyondaki kanaatimiz ne ise şimdiki fikrimiz yine o. Üç kez seçim kaybettikten sonra genel ve yerel seçimleri bir kez daha göze alamayan mevcut iktidarın, sandığa gömülen itibarını anti-demokratik uygulamalarla telafi çabası deştikçe büyüyen bir kangren halini aldı. 2019'da iki kez yapılan İBB seçiminden sonra iktidarın itibarsızlaştırmak, yok saymak ya da maaşlı tetikçilerinin hedef tahtasına yerleştirerek savaş açtığı bir belediye başkanının yolsuzluktan yargılanmasına kamuoyu da inanmıyor.
Bu kadar göz önünde ve adım adım takip edilirken bile bile lades deme cüreti olsa olsa sırtını Saray ve dokunulmazların yelteneceği maceralardan. 2019'dan itibaren takibe aldığımız eski İBB Başkanı'nın bu tür tuzaklara düşmeyecek manevralarla iki dönem başkanlığı sandıkta garantilediğini gördük. Başkanlığı döneminde Sultanahmet Simitçisi'nin bayat simitlerinden dolayı iktidarın hedef tahtası haline gelen birinden bahsediyoruz. Traji-komik ama gerçek. İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı son seçimlerdeki adaylığının da köhne ve tükenmiş muhalefet yüzleri tarafından engellendiğini herkes biliyor. Saray kalesindeki tehlike gol ile savuşturuldu ancak bir ikincide o kadar şanslı olamayacakları endişesini aşamadılar.
Dava hakimlerine ölümüne sahip çıkan Saray ve iktidar, altı boş iddialar için iç cephede seferberlik ilan etmişe benziyor. Saray'ın fason ve taşeron işlerine amade ekip de oldukça çaresiz. Karar verilene kadar gizli kalması gereken delil ve belgelerin Salı Pazarı ucuzluğuna dökülmesi ilginç. Her fırsatta ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu ima etmeye bayılan Saray tetikçisi, dava hakimi ile sıkı-fıkı dostluğunu gizlemiyor. Hemen her hafta davada kullanılan malzemeyi okuyucuları ile paylaşıp “Bunlara da mı inanmıyorsunuz!” diyerek mahkeme bilgilerini takipçilerine servis ediyor.
Eski İBB Başkanı diplomasının iptal edildiği günlerde “Miting yapacak kadar sınıf arkadaşım var! O çay içecek bir tane sınıf arkadaşı bulamıyor!” diyerek Saray'ın bir türlü aklanıp vuzuha kavuşmayan diploma meselesine gönderme yapmıştı. Herhalde Saray buna çok alınmış olmalı ki İstanbul Belediyesi'ne yönelik operasyonlarda tanık, itirafçı, pişmanlıktan yararlanmak için birbirinin ayağına basan garip bir kitle ile uzun zamandır yapamadığı mitingleri gerçekleştirebilir.
Son yerel seçimlerde sandıkta yaşanan yenilgiye bedel ödetmenin hükümet politikası haline dönüştüğü biraz geç fark edildi. İstanbul'daki operasyon fırtınasının İzmir ve Ankara'yı da içine alacağı biliniyordu ancak, cepheyi genişletip kötü bir bozgundan endişe ediyor olabilirler.
Baba Esed'in Suriye'deki seçimlerde sonuçları kendisine getiren ekibin “Efendim seçimleri yüzde 97 oy ile siz kazandınız!” müjdesine, Suriyeli lider pek sevinmez ve “Bana o yüzde üç muhaliflerin listesini getirin!” der. Günün birinde o yüzde üç'ün oğlunu siyaset sahnesinden silebilecek bir insiyatife ulaşacağını tahmin ettiğini düşünmüyoruz ancak, kaderin cilvesini kim, nasıl direnebilir?
Yerel seçim sonuçlarından sonra Saray'ın gündeminde yeni bir seçim kazanmaktan çok, ağır yenilginin tahribatını onarmak vardı. Üç büyük şehre yönelik operasyon hazırlığının o günlerden başladığını tahmin etmek için sıra dışı bir zekaya gerek yok.