Uluslarası sistemlerde köklü değişimlerden Rusya-Ukrayna savaşına: Orta Doğu’da gerilim

Uluslarası sistemlerde köklü değişimlerden Rusya-Ukrayna savaşına: Orta Doğu’da gerilim
Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu, Ortadoğu'da yaşanan sıcak gelişmeler üzerine dikkat çeken bir köşe yazısı kaleme aldı.
Orta Doğu büyük bir savaşın eşiğinde. İsrail’in İran nükleer tesislerine başlattığı saldırılar karşılıklı füze ve İHA atışlarına dönüştü. Çok sayıda insan hayatını kaybetti, yerleşim yerleri vuruldu, enerji piyasaları sarsıldı ve dünya diken üstünde. Orta Doğu'daki tansiyonun yükselmesi, Doğu Avrupa’da devam eden Ukrayna-Rusya savaşını direk olarak etkileme potansiyeli taşıyor. Petrol fiyatlarındaki artışın Rusya'nın savaş ekonomisini güçlendireceğini, buna karşılık Ukrayna'nın Batı desteğindeki olası azalmanın cephedeki dengeyi Moskova lehine değiştirebileceğini ilk izlenim olarak söylemek mümkün.

İsrail-İran savaşı daha da büyür ve bütün bölgeyi kapsayacak şekilde genişlerse, Ukrayna’nın yanında durmak isteyen Avrupa ülkeleri haliyle daha çekimser tavır takınacaktır. Sonuç olarak Ukrayna’ya yardım azalacak ve dünya gündemindeki yeri değişecektir. Hatta Washington yönetiminin, tartışmalı Kiev’e yardım refleksleri de önceliğini kaybedecektir. Bunun farkında olan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, İran-İsrail geriliminin Ukrayna'ya olan ABD askeri ve mali yardımlarını azaltabileceği konusunda endişelerini dile getirdi. ABD-İsrail ilişkilerine saygı duyduklarını ancak Ukrayna'ya olan desteğin azalmamasını umduklarını belirten Zelenski, “Orta Doğu'daki tansiyonun yükselmesi Ukrayna'nın lehine değil. Petrol fiyatlarındaki ani artış Rusya'nın işine yarıyor" ifadelerini kullandı. Savunma Bakanı Peter Hegseth'in 2026 mali yılında Ukrayna'ya yönelik savunma bütçesini kısma planlarını açıklaması bunun üzerine gelmiş oldu.

Uluslararası sistemde köklü değişimler yaşanıyor

İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları sonrasında uluslararası sistemde köklü değişimlerin yaşandığını bir kez daha görmüş olduk. Maalesef, kurallara dayalı uluslararası sistemler çökerken, güç sahibi devletler kendi güvenlik algıları doğrultusunda hareket etmekte özgür hissediyor. Artık diplomasi yerine güç kullanımının öne çıktığı bir döneme girdik. İkinci dünya savaşı sonrası hayata geçirilen çok sayıda kuruluşun caydırıcılık mekanizmaları işlevini yitirirken, sadece İsrail değil pek çok ülke çözümü silahlı eylemlerde arıyor.

Rusya'nın İran'la yakın ilişkilere sahip olmasına rağmen askeri ittifak bağlamında bağlayıcı bir taahhüdü bulunmadığını biliyoruz. Ancak Kremlin’in şimdiye kadarki tutumuna bakarsak İran’a saldırıları “gereksiz, sebepsiz ve tehlikeli bir askeri macera” olarak özetleyebiliriz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) acil gündemle toplantısında, Rusya ve ABD arasında keskin görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Moskova saldırıyı uluslararası hukukun ağır ihlali olarak nitelendirdi, Washington ise İsrail’in kendini savunma hakkını vurguladı.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, İsrail’in İran’a düzenlediği hava saldırısını “sebepsiz” ve “tehlikeli bir askeri macera” olarak tanımlayarak, eylemin BM Şartı ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. Nebenzia, “Batı Kudüs’ün bu eylemini şiddetle kınıyoruz. Bu saldırılar sadece bölgeyi topyekûn bir savaşa sürüklemekle kalmıyor, aynı zamanda potansiyel bir nükleer felaket riskini de gündeme getiriyor”ifadelerini kullandı. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, TASS'a yaptığı açıklamada, Rusya'nın İran sorununa tamamen siyasi ve diplomatik bir çözümle yaklaştığını ve İsrail'in bundan sonra çok kötü bir güvenlik riskiyle karşı karşıya geldiğini belirtti.

Kremlin’in ilk açıklamasında “endişe” ve “kınama” vurgusu

Kremlin ilk açıklamasında, "Moskova, hem Tahran hem de Tel Aviv yönetimleriyle diyalog kanallarını açık tutacaktır" denildi. Ancak, İsrail'in İran'a yönelik hava saldırılarına ilişkin “endişe” ve “kınama” öne çıktı. Bir müddet sonra Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile telefon görüşmeleri yaptı. Rusya, taraflar arasında arabuluculuk yapmaya hazır mesajını verdi. Putin, arabuluculuk teklifini Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde de dile getirdi. Kremlinin yaptığı açıklamada Putin, İsrail'in saldırılarını kınadığını ve İsrail ile İran arasında arabuluculuğa hazır olduğunu belirtti. Trump ise İsrail'in saldırılarının olumlu bulduğunu söyledi.

Önemli bir açıklama da Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) tarafından yapıldı. 

İran'ın da aralarında bulunduğu ŞİÖ ülkeleri, birlik üyelerine yönelik her türlü yasadışı eylemi kabul edilemez olarak değerlendirdi; İran'ın nükleer programı etrafındaki duruma barışçıl bir çözüm bulunması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Şanghay İşbirliği Örgütü ülkelerinin Orta Doğu'daki gerginliğin tırmanmasından endişe duyduklarını ve İsrail'in İran topraklarına yönelik askeri saldırılarını şiddetle kınadıkları ifade edildi. ŞİÖ’nün açıklamasındaki “Bölgesel ve uluslararası güvenliğe zarar veriyorlar, küresel barış ve istikrar için ciddi sonuçlar doğuruyorlar" vurgusu önemliydi. 

Moskova ve Tahran arasında stratejik ortaklık

Rusya ve İran ilişkileri, Putin ve o zamanki meslektaşı İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi'nin Ocak 2022'de geliştirdiği mutabakat zemininde yeni bir hedefe konuldu. İki ülke arasındaki ticaretin rekor seviyelere ulaşması ve gaz ve petrol sahalarının ortak geliştirilmesine yönelik anlaşmaların imzalanması, işbirliğinin artmasını sağladı. Batılı devletlerin yaptırımları kapsamında uluslararası bankalar arası para transfer sistemi SWİFT’ten çıkarılan iki ülke, bu sistemi tamamen kaldırarak doğrudan işlem yapmaya başladı. Kuzey-Güney Demiryolu inşaatının uygulama aşamasına geçildi. Yaptırımlara karşı mücadele, olumsuz sonuçlarını hafifletme ve tazmin etme yolları ile ilgili bir deklerasyon imzalandı. 

Rusya ve İran, savaş sanayii ve savunma sektörlerinde de ilişkilerini geliştiriyor. İran’ın Rusya’ya İnsansız Hava Aracı tedarikinin ardından Rusya da İran’a savaş uçağı, helikopter ve füze satışını artırdı. İran Savunma Bakan Yardımcısı Seyid Mehdi Farhi, Tasnim Haber Ajansı’na, Rus Mi-28 saldırı helikopterleri, Su-35 savaş uçakları ve Yak-130 savaş eğitim uçaklarının satın alınmasına ilişkin anlaşmanın tamamlandığını söylemişti. İran’ın Rusya Büyükelçisi Kazım Celali, iki ülke arasındaki nükleer enerji iş birliğinde önemli ilerleme kaydedildiğini duyurdu. “Nükleer alandaki iş birliğimiz tamamen barışçıl amaçlar doğrultusunda etkili bir şekilde devam ediyor,” diyen Celali, İran’da yeni nükleer santrallerin inşası konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirtti. 

Bu köşemizde 10 şubat tarihli yazımızda, “Trump ile Netanyahu arasındaki görüşmede büyük olasılıkla, İsrail'in stratejik derinliğini artırmak amacıyla Batı Şeria'ya doğru toprak genişletmesiyle ilgili de konuşuldu. Bu durumda İsrail nükleer bir İran'ın ortaya çıkmasından çok endişe duyacaktır. Netanyahu, büyük ihtimalle İsrail tarafından İran'a karşı önleyici saldırılar konusunda Trump'ın desteğini arıyor. Zaten Trump, İran’a yönelik “maksimum baskı” politikasını yeniden devreye sokan bir kararnameyi de imzaladı. İşte bu denklemde İsrail, Putin ve Trump'ın yakın gelecekte Ukrayna konusunda anlaşamaması durumunda, İran'ın hızla nükleer silah elde etmesini sağlayacak Rus teknolojik yardımı olasılığını istemeyecektir.” ifadelerini yazmıştık. 

Yani sonuç olarak, Moskova ile Tahran hattında gelişen stratejik ilişkiler var. İki ülkenin birbirlerinin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne koşulsuz saygıyı temin eden bir mutabakat bulunuyor. Ayrıca Moskova ve Tahran'ın eşit, çok kutuplu bir dünya inşa etme yönündeki ortak çabalarına ve çıkarlarına vurgu yapmamız gerekiyor. Bu nedenle çok konuda iki ülke beraber hareket edebiliyor. Rusya Batı’nın İsrail üzerinden yeni bir Orta Doğu şekillendirme çalışmaları olduğunu biliyor ve Batı’nın bölgedeki çatışmalarda barışa yönelik değil, istikrarsızlığı artırıcı bir politika izlediğini savunuyor.
16 Haziran 2025 12:12
DİĞER HABERLER