Efendimiz (s.a.s) ile ilgili bazı rüyalar

Efendimiz (s.a.s) ile ilgili bazı rüyalar
Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih yeni köşe yazısını 'Efendimiz (s.a.s) ile ilgili bazı rüyalar' başlığıyla kaleme aldı.
         Muhyiddin İbn-i Arabî’nin mümtaz  talebesi Sadreddin Konevî, 40 Hadis kitabında, 1258’de gördüğü bir rüyayı şöyle anlatmaktadır:

         “Hazret-i Peygamber’in (S.A.S.) bir kefene sarıldığını ve bir sedyede  yattığını gördüm. İnsanlar O’nu (S.A.S.) sedyeye bağlamaya çalışıyordu; başı açıktı ve saçları neredeysen yere değiyordu. Bu insanlara ‘Ne yapıyorsunuz?’  diye sordum. ‘Vefat etti, götürüp O’nu (S.A.S.) gömmek istiyoruz’  dediler. O’nun (S.A.S.) ölmediği kalbime doğdu ve onlara şöyle dedim; ‘Yüzü bir mevtanınkine benzemiyor; bekleyin de durumdan emin olalım.’  Sonra ağzına ve burnuna yaklaştım; soluğu zayıf olmakla beraber hâlâ nefes aldığını gördüm. O insanların ardından seslendim ve yapmaya hazırlandıkları işi tamamlamalarına mâni oldum. (Gömdürmedim.) Dehşet içinde bunalmış vaziyette uyandım. Benzer başka rüya tecrübelerimden de yola çıkarak bunun İslam’a tesir edecek VAHİM  BİR  HADİSEYİ  işaret ettiğini idrak ettim.’

         “Gerçekten korkunç bir rüyadır…  Sadreddin Konevi’nin daha sonradan öğreneceği üzere Bağdat’a saldıran Moğollar tarafından aynı gecenin sonunda işlenen katliamlar ise korkunçlukta bundan aşağı kalmayacaktır. İslâm’ın bu felâket dalgasından kurtulması kolay olmamıştır. Şüphesiz tarihçilerden, hadiseleri önceden haber veren  rüyalarla alâkadar olmaları beklenemez, ancak bu rüya müdhiş bir hadiseyi haber vermekle beraber büyük bir hakikati de ifade etmektedir.” (Claude  Addas, Ehl-i Beyt-i Muhammedî  Silsile. Tasavvufta Hz. Peygambere Muhabbet ve Bağlılık. Çevirisi:  Birol Biçer)

         Üstad Bediüzzaman Hazretleri Makam-ı Mahmud hakkında bir soru üzerine şöyle bir cevap veriyor:

         “Üçüncü  Cihet: Bu kadar tekrar ile katî verilecek olan bir şeyin (Makam-ı Mahmudun Efendimize verilmesini )  istemenin sırr-ı hikmeti şudur:  İstenilen şey mesela Makam-ı Mahmud bir uçtur. Pek büyük ve binler Makam-ı Mahmud gibi mühim hakikatleri içinde barındıran çok büyük bir hakikatin bir dalıdır. Kâinatın da yaratılışının en büyük neticesinin bir meyvesidir. Ve ucu ve dalı ve o meyveyi dua ile istemek ise dolayısıyla o büyük umumî hakikatın gerçekleşmesini ve vücut  bulmasını ve o yaradılış ağacının en büyük dalı olan bâkî âlemin gelmesini, tahakkukunu ve saadet diyarının açılmasını istemektir. O istemekle de, dâr-ı saadetin ve Cennetin en mühim bir varlık sebebi olan insanların ubudiyetlerine ve dualarına iştirak etmektir. Ve bu kadar büyük bir maksat için bu hadsiz dualar dahi azdır.

         “Hem Muhammed Aleyhisselama Makam-ı Mahmud verilmesi, umum Ümmet-i Muhammed’e ŞEFÂAT-İ  KÜBRASINA  işarettir. Hem O  (S.A.S.) bütün ümmetinin saadetiyle alâkadardır. (dert, musibet ve felâketleriyle de dâğidardır, mahzundur).  Onun için hadsiz salavat ve rahmet dualarını bütün ümmetinden istemesi ayn-ı hikmettir.” (Şualar, Altıncı Şua, İkinci Suâl)

         M. Fethullah Gülen Hocaefendi, Kestanepazarındaki İmam Hatip ve İlahiyatta  Talebe Yetiştirme yurdundan ayrıldıktan sonra 1971’in Mayıs ayında Güzelyalı Camiinde Hadis Dersi veriyordu. Tutuklanmadan bir gün önce, rüyasında Peygamber Efendimizi (S.A.S.) bir bulut gibi kapalı ve üzüntülü vaziyette görmüştü. Onun için ‘Acaba Efendimiz’i (S.A.S.)  üzecek bir şey mi yaptım, diye düşünüyordu. Tutuklanınca hadis derslerine son verilmiş ve engel olunmuş oluyordu. Hüznünün sebebinin bu olduğunu anlamış oldu.

         2000’li yılların başında Köln’de bir İmam Efendi ile görüşmüştük.  Kendisi Mısır’da (Veya Suûdî Arabistan’da)  talebe iken  Şam’a uğramış orada Prof. Dr. Said Ramazan Bûtî’nin  âlim ve mürşid olan babasını ziyaret etmiş. Ondan dua istemiş. O zât demiş ki,  “Rüyamda iki taraf savaşıyordu. Resulullah (S.A.S.) Efendimiz’e dedim ki: ‘Ya Resulullah ümmetine dua etmez misin?’ Buyurdu ki:  ‘Bilemedim, bunlardan hangi tarafı benim ümmetim!’

         Maalesef bizler Muhammed Aleyhisselamın ümmeti olma alâmet-i  fârika özelliklerini gösteremiyoruz. Pek çok şeyimiz eksik. Hak-hukuk, adalet dürüstlük meselelerinde en sonlardayız
07 Ağustos 2025 14:23
DİĞER HABERLER