14 yıl sonra Bayburt’ta CHP mitingi! Özgür Özel’den kritik mesajlar

14 yıl sonra Bayburt’ta CHP mitingi! Özgür Özel’den kritik mesajlar
CHP lideri Özgür Özel, partisinin Bayburt'taki mitinginde konuşuyor. Bu miting CHP'nin 14 yıllık aranın ardından Bayburt'ta yaptığı ilk miting olma özelliğini taşıyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İsrail ile İran arasında başlayan çatışmaya ilişkin olarak, "İran'ın misillemeleriyle işin büyümesinden, nükleer sızıntıdan, yanı başımızda yeni bir savaştan endişe ediyoruz" dedi. "Bu iktidar partisinin, İsrail'e kısık sesle, küçük harflerle konuşması, Trump'a karşı ise sus pus olması çok çok üzücü, çok rahatsız edici, çok endişe verici, çok şüphe çekici bir iştir" ifadelerini kullanan Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrı yaparak, "Sayın Erdoğan'ı, sadece İsrail'e laf söyleyerek değil, 'Sen buna niye yüz veriyorsun, niye şımartıyorsun, niye tepemize bindiriyorsun, niye Müslüman kanı döküyorsun' diye Trump'a karşı bir dik duruş bekliyorum" şeklinde konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerine Bayburt ile devam etti. CHP, 31 Mart yerel seçimlerinde 813 oy aldığı Bayburt'ta 14 yıl sonra ilk kez miting yaptı.

Sağanak ve dolu yağışına rağmen binlerce Bayburtlunun katıldığı mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bugün artık kale siyaseti bitmiştir"

"Bugün Bayburt'a sizlerle kucaklaşmaya geldiğimizde birtakım ezberlerin, birtakım haksız söylemlerin yerle bir olmasını ümit ediyordum. Yazdılar, çizdiler... 'Efendim Gezi oldu, Gezi bir tek Bayburt'ta olmadı. Gitme Bayburt'a' dediler. 'Gitme Bayburt'a, 19 Mart'tan sonra Bayburt'ta bir şey olmadı' dediler. Ben 'gideceğim Bayburt'a' diyorum, 'Bayburt AK Parti'nin kalesi' diyorlar. Dedim ki; bu ezberler, bu eski siyaset bitti. 'Bayburt'a gideceğim, Bayburt'a selam vereceğim, Bayburt ile kucaklaşacağım. Bayburt bizi bağrına basacak' dedim. Bugün artık, öyle siyasi partilerin kalesi, kale siyaseti bitmiştir. Artık Bayburt, ne AKP'nin, ne Tayyip Bey'in, ne de bir başkasının değil; Bayburt bir bütün olarak bu milletin kalesidir. Artık Bayburt, iktidar dostu bir şehir diye değil; çünkü Bayburt, bu iktidara çok dostluk yaptı, çok destek verdi. Ama iktidar, Bayburt'un ona yaptığı dostluğu Bayburt'a yapmadı. Bunun için artık biz, şimdi Bayburt'un sesini duymaya, duyurmaya, Allah'ın izniyle ilk seçimlerden sonra Bayburt'a yapılmayanı fazlasıyla yapmaya geliyoruz. 

Bugün Bayburt, birazdan sorunlarını konuşacağım ama jandarmamızın bolca görev yaptığı ve o jandarma ki; şehirde görev olması gerektiği zaman polisin de imdadına yetişen o jandarma, kırsalda var, hapishanede var, köyde var, yaylada var, gece var, gündüz var, mesai yok, uyku yok, var gücüyle çalışıyor. Bugün o teşkilatın kuruluşunun 186'ncı yıl dönümü. Ve kahraman jandarma, şehit ver deyince şehidi veren, canını ver deyince canını veren jandarma... Ama günü gelince de 5 kere şark görevine zorlanan jandarma... Astsubayın tazminat sorununun olduğu jandarma, uzmanın kadro sorununun olduğu jandarma, özlük hakları sorunuyla her birinin zorluklar yaşadığı jandarmaya buradan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinden bir selam çakıyorum. Sorunlarınızı biliyoruz, çözmeye geliyoruz. Hepinizden Allah razı olsun. 

"Ferdi Zeyrek gibi başkan istiyorlar"

Bu sabah, Bayburt'ta gezerken, 3 kardeşim, 30-35 yaşlarında, dediler ki, 'Genel Başkan, bu Bayburt'a öyle birini belediye başkanı gösterin ki, hepimiz oy vereceğiz.' Dedim ki, 'Nasıl olacak bu iş? Diyorlar ki, CHP burada güçsüz.' Dediler ki, 'Biz bıktık artık, dön dolaş aynı isimlerden. Oyların alınıp hizmetin aksamasından. Bin türlü şikâyetimiz var. Hem çiftçilik yaparız, hem dolmuşçuluk, hem işçilik, yine de geçinemeyiz. 'Nasıl biri olsun biliyor musun?' dedi biri. 'Nasıl biri olsun' dedim. 'Ferdi Zeyrek gibi biri olsun' dedi.

Bir haftanın ilk 3 günü büyük bir korku, son 4 günde büyük bir yasla, dün babamın evinden, anamın kucağından, canım Manisa'dan kalktım ilk Bayburt'a geldim. Ferdi Başkan'ın vefatı bütün Türkiye'yi üzdüğü gibi, Bayburt'ta da üzülmeyen, gözü dolmayan kimse kalmamış. Onu gördüm. Ne hatimler bağışlamışlar, yollamışlar, ne dualar etmişler, ne gözyaşları dökmüşler. Buradan sizin şahsınızda tüm siyasi partilere, önceki Cumhurbaşkanlarımız Ahmet Necdet Sezer'e ve Abdullah Gül'e ve Ferdi için gözyaşı döken, üzülen her birinize, Türkiye'de herkese yürekten teşekkür ediyorum. Bayburt'un şahsında hepsinden Allah razı olsun. 

"Türkiye büyümüş, Bayburt küçülmüş"

Biz Ege'de miting yaparken, Trakya'da miting yaparken, yağmur yağarsa hep 'Bereketinle geldin' dediler. İnşallah bu Bayburt'a CHP iktidarında bereket getireceğiz. 

3 genç Bayburtlu arkadaş şunu diyor; 'Yalnız hiç Bayburt'ta görünmediniz' diyor. Örgütümüz var, il ve ilçe başkanlarımız var ama bizde de kusur var. 14 yıl sonra bir genel başkan geliyor. Uzun süredir miting yok, temas yok. Bundan sonra size söz olsun; bir gözümüz, bir kulağımız, bir ayağımız Bayburt'ta olacak. 

25 yıl önce Türkiye'nin nüfusu 25 milyon, bugün 86 milyon. Neredeyse 20 milyon nüfus arttı 25 yılda. Bayburt'un o gün nüfusu 97 bin, bugün 83 bin. Türkiye büyümüş, Bayburt küçülmüş. Normalde Bayburt'un da 125 bin olması lazımken, 83 bine inmiş. 180 bin Bayburtlu, İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Bursa'da, Kocaeli'de yaşıyor. Ama Bayburt'ta bir gelecek göremeyen gençler, buralara göçüyor. Bayburt'ta yatırım yapmak istesen bin bir tane zorlukla karşılaşıyorsun. Bayburt'un oyunu alanlar, iş hizmet etmeye gelince, Bayburt'u çantada keklik gördükleri için Bayburt'u unutuyorlar. Seçim günü yüzünü dönenler, seçimden sonra sırtını dönüyor Bayburt'a. Bayburt'a yatırım getirmeye, fabrikalar kurmaya, gençlerimizi bu güzel şehirde tutmaya söz veriyoruz. 

"Türkiye'ye büyük bir kurumsal çöküş yaşatıyorlar"

Sadece Bayburt değil, ülkenin tamamı büyük sıkıntılar içinde. Söz, karar millette olması gerekirken, 23 yıldır AKP seçimleri kazanmış, biz de ona saygı duymuş, muhalefet görevi yapmışken; 31 Mart'ta ilk kez onlar ikinci parti oldular, CHP 47 yıl sonra birinci parti oldu. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz anlayışı, sabrı, millete saygıyı 47 gün göstermediler. Ve bugün, 31 Mart yerel seçimlerinden beri birinci parti olan partimiz, oy sıralamasında bütün anketlerde en yakın rakibinin 7 puan önündedir. Ama iktidar buna saygı duymak yerine saldırmaktadır. 

Şimdi, arkasında milletin desteği olmayanlar sandıktan kaçarak, Türkiye'yi vesayetle, baskıyla yönetmeye çalıştıkları için, ekonomiye de çok zarar veren bir meşruiyet krizi ile karşı karşıyayız. Bu krizi aşamayınca, milletin kararıyla inatlaşan iktidar, yasama, yürütme ve yargıyı şahsileştirmiş, egemenliği altına almış, talimata bağlamış ve Türkiye'ye büyük bir kurumsal çöküş yaşatmaktadır. Sadece bir kişinin, bir grubun, bir partinin bir grup yöneticisinin onay verdiği ama milletin asla hoş görmediği bir sürecin içindeyiz. Çünkü onlar, kendilerini, geleceklerini düşünürken, Bayburtluyu, milleti düşünmüyorlar. Ve bedeli maalesef suçu olmayanlar ödüyor.

"Ara zam hakkımız, söke söke alırız"

Asgari ücretli 22 bin liraya geçinmeye zorlanıyor. Bugüne kadar asgari ücret, zam aldığı andan itibaren 3 bin 300 lira eridi bile TÜİK rakamlarına göre. Eskiden, AKP geldiği gün asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu, bugün asgari ücret 3 çeyrek altın alabilir duruma geldi. Herkes hesabını yapsın. AKP'den önce 7 çeyrek, AKP gelince 3 çeyrek. Diğer taraftan, en düşük emekli maaşı; malum, biz en düşük emekli maaşının asgari ücret kadar olmasını savunuyoruz ama 14 bin 500 lira veriyorlar. AKP gelmeden önce en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın, şimdi 2 çeyrek altın alıyor. Emekliler, AKP'nin yaptığını görmek lazım. Nasıl her zamda cebinizden biraz biraz alarak nasıl sizi bugünkü hesapla, o beğenmedikleri Ecevit'in, Bahçeli'nin birlikte koalisyon yaptıkları dönemde, o çok eleştirdikleri Bülent Ecevit'in 8 çeyrek altın verdiği, bugünkü parayla en düşük emekli maaşı 45-50 bin lira arasında oluyordu. Oralardan 14 bin liralara getirdiler.

Bunu emekli hak ediyor mu? Bu durumu asgari ücretli hak ediyor mu? O zaman seçimden önce 'asgari ücrete 4 kere yılda zam yapacağım' deyip, bir kuruş zam yapmayanlara, emekliyi artık açlığa, sefalete mahkûm edenlere karşı temmuz ayında ya o ara zammı asgari ücretli için, emekli için de seyyanen zammı alacağız ya da bu büyük mücadeleyi meydan meydan taşıyacağız. Bu meydandan herkes duysun; ara zam hakkımız, söke söke alırız. 

Bayburt, bugün bir tarih yazıyor. Bayburt'ta emekliler ve emekçiler omuz omuza ara zammı almanın, söke söke almanın bir şekilde almanın mücadelesini veriyorlar. Hepinizi kutluyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. 

"KHK mağdurlarını da sahipleniyoruz"

Mağdurlar sadece emekli, asgari ücretli, kamu işçisi değil. Büyük bir kurumsal çöküşün içindeyiz. Türkiye'de son 10 yılın en yüksek işsizlik rakamları açıklandı. İşsiz olan, iş aramaktan yılan, iş aramaya bile çıkamayan bütün kesimleri hesaplayınca TÜİK yüzde 33 işsizlik buldu. Geniş tabanlı işsizlik. Bu, gençlerde yüzde 38, kadınlarda yüzde 40. Son 10 yılın en yüksek rakamı var. Geçen sene 3,2 milyondu; 4,7 milyona çıktı ev gençleri. Ne demek ev genci? Ne okulda, ne işte, ne eğitimde, ne istihdamda. Maalesef, sobanın dibinde, anasının dizinin dibinde. Ev genci 4,7 milyon. Bu gençler, bunu hak etmiyorlar. Bu gençler, bu haksızlığı hak etmiyorlar. O yüzden işsizlik sorununu çözmek, diğer tüm sorunlar kadar kritiktir, önemlidir. 1,5 milyon atanmayan öğretmenimiz var. Staj ve çıraklık mağdurları var. Ve özellikle KHK mağdurları var. Adam '17-25 Aralık'tan önce etle tırnaktık, hep beraberdik. Bankasını ben açtım, dershanesine ben gittim. Ne istedilerse verdim, hiç geri çevirmedim' diyor. Gariban memurun çocuğu burslu olarak dershaneye gitmiş, hayatını karartıyor. Ya da bir iftira geliyor, mahkemeden dönüyor, memuru iade etmiyor. Yargılanıyor, beraat ediyor ama birilerinin zihninde beraat edemiyor. KHK mağdurlarını da atanmayan öğretmenleri de staj ve çıraklık mağdurlarını da Türkiye'nin dört bir yanındaki mağdurları da biz sahipleniyoruz. Halk Partisi sahipleniyor. 

"İzinden gidilecek 2 Mustafa var"

Ülkesine, vatanına, milletine ihanet edenden, altındaki tankı üstüne sürenden, F16 ile Meclis bombalayandan asla bahsetmiyoruz. Onlar cezalarını sonuna kadar çeksinler. Ama 'Sen bu bankaya kira yatır. Sen bu bursu al. Sen bu sıkıntı için şuraya gel' deyip de mağdur edilen kardeşlerime söylüyorum. Bir daha kimsenin böyle peşine takılmamak lazım. Bu ülkede, bu topraklarda peşine takılacak, yolundan ve izinden gidilecek 2 Mustafa var; biri Peygamberimiz Muhammed Mustafa, biri de bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Allah kimseyi ne Peygamberimizin izinden, ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden ayırmasın. Onun dışındaki bütün yollar batıldır. 

"İktidar partisinin İsrail'e kısık sesle konuşması şüphe çekici"

Ülkemizin çevresi yangın yeri. Rusya-Ukrayna savaşı sürüyor. Suriye'deki istikrarsızlık sürüyor. Filistin'de İsrail'in Gazze'deki katliamları sürüyor. Şimdi, 50 binden fazla Filistinli, çoğu çocuk ve kadın katledilmişken, buna karşı önce Amerika sessiz kaldı sonra da Trump geldi, 'İyi oldu' dedi resmen. 'Bunları buralardan ötelere götürelim. Burayı güzel bir sahil kenti yapayım, kumarhane açayım' dedi. Birileri Trump'a hiçbir şey demedi. Bu iktidar partisinin, İsrail'e kısık sesle, küçük harflerle konuşması, Trump'a karşı ise sus pus olması çok çok üzücü, çok rahatsız edici, çok endişe verici, çok şüphe çekici bir iştir.

"Erdoğan'dan Trump'a karşı dik duruş bekliyorum"

Biz, iki gündür İsrail'in İran'a yaptığı saldırıları kınıyoruz. İran'ın misillemeleriyle işin büyümesinden, nükleer sızıntıdan, yanı başımızda yeni bir savaştan endişe ediyoruz. Bunun için, başta Sayın Erdoğan'ı, sadece İsrail'e laf söyleyerek değil, Trump'a 'Sen buna niye yüz veriyorsun, niye şımartıyorsun, niye tepemize bindiriyorsun, niye Müslüman kanı döküyorsun' diye Trump'a karşı bir dik duruş bekliyorum.

"Filistin meselesi Türkiye'nin milli meselesidir"

Biz, yarın Saadet Partisi'nin davetiyle yarın akşam üstü Üsküdar'da toplanıyoruz. Filistin'e sahip çıkıyoruz, İsrail'e meydan okuyoruz. Filistin ile dayanışma gösteriyoruz. Ben, bu konuda bütün Türkiye'nin birlikte olması gerektiğini, Filistin meselesinin Türkiye'nin ulusal, milli meselesi olduğunu hatırlatıyorum. CHP olarak da herkes şunu bilsin ki; 3'üncü genel başkanımız, Başbakan Bülent Ecevit ile Yaser Arafat'ın ilişkisi ne ise bizim Filistin ile olan ilişkimiz odur. 

"Adalete güven dip seviyelerin de altına ulaştı"

19 Mart darbesinin üstünden tam 87 gün geçti. Cumhurbaşkanı adayımız, 15,5 milyon oy ile Cumhurbaşkanı adayı gösterdiğimiz sevgili Ekrem İmamoğlu, tam 87 gündür içeride tutuluyor. Bunun için 60 milyar dolar rezerv sattılar. Borsa çöktü, yabancı yatırımcı kaçtı. Adalete güven dip seviyelerin de altına ulaştı. Biz, bu kâbustan Türkiye'yi çıkarmak için, bu darbeye teslim olmamak için, esas olanın milli irade olduğunu bir kez daha söylemek için, o gün bugündür, önce Saraçhane'de 7 gün 7 gece, sonra Maltepe'de 2,5 milyonla, ardından Samsun'dan yola çıkarak ve tüm Türkiye'yi meydan meydan, adım adım gezerek, bu haksızlıklara, iftiralara karşı direniyoruz. 

"Söylenenlerin tamamı iftiradır"

Her gün bir yeni yalan, doğrusu çıkınca bir daha susuyorlar. Her gün yeni bir iftira atıyorlar. Masum kadınları evlatlarıyla tehdit ediyorlar. İş adamlarının şirketine çöküp, 'Buraya bir imza at, şirketinin başına geç' diyorlar. 'Eğer bu imzayı atarsan evine gidersin, yoksa 20 yıl yersin' diye insanları itirafçılık adı altında iftiraya zorluyorlar. Ama o günden bugüne ne bir kuruş yolsuzluk, ne bir kuruş rüşvet, ne de hesabını veremeyeceğimiz bir tane soru soramadılar. Buradan yiğit Bayburtluların gözünün içine baka baka söylüyorum... Sayın Erdoğan, bundan tam 3 ay önce demişti ki; 'Göreceksiniz, bir ay sonra birbirlerinin yüzüne, gözüne, ailelerinin yüzüne bakamayacaklar.' Ben, her siyasi görüşten Bayburtlunun olduğunu bildiğim bu meydanda, Bayburtluların gözünün içine baka baka söylüyorum ki, söylenenlerin tamamı iftiradır, iftiradır, iftiradır. 

"Mahkemeyi TRT'den yayınlayın; hodri meydan"

Anketler, Tayyip Erdoğan'ın atadığı siyasi savcıya inananlar yüzde 25. Geri kalan insanlar inanmıyor. Şimdi, bilmiyor musunuz, Bayburt'ta AKP, MHP güçlü. Siz de şahitsiniz. Bayburt'ta bu iftiralara inanan var mı? Namuslu, şerefli insanlara kara çalmak, aileleriyle uğraşmak, çocuklarıyla tehdit etmek, yıllarca emek emek biriktirilmiş olan mal varlıklarına çökmek, daha sonra da 'Dediğim gibi iftira at, al buradan çık' demek hukuk değildir. Yapılan iş, siyaset de değildir. Bunun için buradan Sayın Erdoğan'a bir kez daha büyük bir özgüvenle sesleniyorum ki; sen savcına mı güveniyorsun? Ben arkadaşlarıma güveniyorum. Haydi o zaman, iddianameyi hazırlayın, kanıtları çıkarın, mahkemeyi TRT'den yayınlayın. Hodri meydan."

14 Haziran 2025 14:13
DİĞER HABERLER